fbpx

Yeni Eğitim Modeline Adaptasyon Önemli

figen-ural-okul-muduru

Yeni Eğitim Modeline Adaptasyon Önemli

FİGEN URAL

MİNÖR & MAJÖR EĞİTİM KURUMLARI KURUCU MÜDÜRÜ

Figen Hanım sizi tanıyabilir miyiz?

Merhabalar 1972 Bursa doğumluyum. Ortaokul ve Lise hayatımı Bursa’da tamamladım. Daha sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünden mezun oldum. Meslek hayatıma, 1997 yılında devlet okulunda göreve başladım. Daha sonra özel öğretim kurumlarının her birinde idareci olarak görev aldım. Son olarak bir kurumun kuruluşu ve büyümesi aşamasında genel müdür görevimi tamamlayarak ilgili kurumdan geçtiğimiz yıl ayrılıp, kendi tecrübe ve birikimlerimi nasıl daha doğru aktarabileceğim düşüncesini hayata geçirmeye karar verdim. Çok küçük yaşlardan beri hayalini kurduğum eğitim sektöründe 23 yılını geçirmiş biri olarak, olumlu anlamda topladığım tüm tecrübeyi yeni bir kurum ve yeni bir eğitim sistemi ile aktarmanın doğru olacağı düşüncesiyle adımlarımı atmak istedim. Minteks Yönetim Kurulu Başkanı değerli büyüğüm Özkan İrman’ın bana duyduğu güven ve desteği ile Minör & Majör Eğitim Kurumları’nı hayata geçirerek, güçlü öğretmen ve yönetici kadromuz ile yeni eğitim öğretim döneminde açıldık.

Minör Majör Eğitim Kurumları olarak kurum kültürünüzü nasıl tanımlarsınız?

Toplumun en küçük birimi olan ailede başlayan eğitimi belirli bir noktada profesyonel anlamda devralarak gelecek nesilleri en nitelikli şekilde topluma kazandırmak bu toplumdaki her bireyin mutlak yararına olacaktır. Buna bağlı olarak kurum içerisinde; bu olguya inanan, öğrencilere yaptığı yatırımlarla bu ülkenin yarınını değiştirmeyi hedefleyen, yıllarını eğitime adamış idealist bir kadro kurduk. Emek harcayan tüm çalışma arkadaşlarımızın bu hedefler etrafında birleştiğini görmek, kurum kültürümüzün de bu yönde güçlü yönünü göstermektedir.

2 VE 4 KİŞİLİK SINIFLAR

Koronavirüs sürecinde kurumunuzda ne tür tedbirler aldınız?

Eğitim sektöründe bulunduğumuz için bizlerin sorumlulukları diğer sektörlere oranla biraz daha fazla, çünkü sürekli çocuklarla birlikteyiz. Dolayısıyla ilk önce sınıf kontenjanlarımızı belirledik. Normal şartlarda M.E.B tarafından verilen, sınıf başına 20-25 kişi olan kontenjanımızı en fazla 6 kişi olacak şekilde sınırlı tuttuk. Kurumumuz vip ve butik tarzda düzenlenmiş olduğu için mevcut 2 ve 4 kişilik sınıflarımız zaten vardı. Velilerimiz çocuklarının eğitimi için mevcut sayıyı da kendileri belirleyebiliyorlar. Öğrencilerimiz girişte dezenfektan kullanımı, ateş ölçerlerle ve maske kullanımına özen göstererek sınıflara alınıyorlar. Sınıflarımızda bir buçuk metre kuralına uygun tasarımlı kendilerine ait özel masalarında öğrenim görüyorlar. Her teneffüs aralarında sınıflarımız havalandırıp tün alanlar temizleniyor. Sağlık Bakanlığı tarafından iletilen önergelerin tamamını uyguluyoruz ve gerek öğretmenlerimizi gerekse öğrencilerimizi büyük bir titizlikle bilgilendiriyoruz.

ÖNCE ÖĞRENCİNİN SORUNUNU ÇÖZÜYORUZ

Bir kurs merkezi olarak öne çıkan özellikleriniz nelerdir?

İlk göze çarpan ve bizi farklı kılan özelliğimizin “bireysellik” olduğunu düşünüyorum. Çünkü kurumun genel çalışma prensiplerine bakıldığında, öğrencileri bulundukları sınıfa veya sınavda aldıkları genel sonuçlara göre değerlendirmek yerine onları birey olarak ele alıyoruz. Her öğrencimize ayrı bir ders ve çalışma programı uyguluyoruz. Mesela ufak bir örnek vermek gerekirse; matematik netleri düşük gelen bir öğrenciye “matematik sorusu çöz ”demek yerine onun, matematikte hangi konuda ve neden zorluk çektiğini bulup bu sorunları çözme yoluna gidiyoruz. Tabii ki bunu yapabilmek ciddi bir disiplin ve profesyonel bir kadro gerektiriyor. Oluşturduğumuz güçlü kadroda Pedegog ve PDR Uzmanları ve hatta üniversitelerde görev alan akademisyenlerimizle hazırlanmış ders ve sınav programlarımızı da eklediğimizde başarı da ister istemez kaçınılmaz oluyor.

Bir eğitimci olarak ‘Yeni Normal’ sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hayatımızın neredeyse her alanında gelecekte olmasını beklediğimiz gelişmeleri bir anda yaşamaya başladık. Gündelik yaşantımızı, iş hayatımızı hatta eğitimimizi bile evden idare eder hale geldik. Ancak bu yeni düzene geçişin bu kadar hızlı olması birçok alanda sorunları da beraberinde getirdi.  Özellikle eğitim alanına baktığımız zaman pandeminin etkisiyle hem öğrencileri hem velileri ve hatta eğitimcileri psikolojik olarak çok zorlayan bir süreçteyiz. Özellikle lise ve üniversite sınavına girecek öğrencilerin istedikleri destekleri alamaması, konu eksikliği yaşaması ve sorumlu oldukları konuların netleşmemesi onları daha fazla endişelendiriyor.

ADAPTASYON SORUNU YAŞANIYOR

Öğrenciler bu yeni sürece adapte olabildi mi?

Koronavirüs’ün ülkemize gelmesine kısa bir süre kala diğer ülkelerde eğitim sektöründe karşılaşılan sıkıntıları gözlemleme fırsatı bulmuştum. Ülkemizde ilk vakalar ortaya çıkarken biz çoktan “uzaktan eğitim” için gerekli altyapıyı oluşturmuştuk. Yeni sistemi bizler de öğrenciler ile birlikte ilk kez test etme fırsatı bulduk. Ancak şunu çok net söyleyebilirim ki uzaktan eğitim, yüz yüze eğitime oranla çok daha başarısız kalıyor. Buradaki başarı kıstasını bozan unsurlar arasında internet altyapısı, kullanılan teknoloji ve teknolojik aletlerin yetersizliği de yer alıyor. Ancak öğretmenlerimizle de konuştuğumuzda uzaktan eğitim ile anlattıkları derslerin öğrencilere geçip geçmediğini anlayamadıklarını belirtiyorlar. Bu yüzden konularda başarılı bir ilerleme sağlayamadıklarını görüyoruz. Öğrenciler de bu dersleri zorunluluk olarak görmekten uzaklaşıp istedikleri zaman izleyebilecekleri birer program olarak görmeye başladılar. Çoğu zaman dersleri anlamadıklarını, soru sorma şanslarının çok fazla düştüğünü, ayrıca evde dikkat dağıtıcı unsurların çok fazla olmasından kaynaklı adaptasyon sorunu çektiklerini görüyoruz.

Pandemi süreci öğrencilerin başarı oranını etkiledi mi?

Biz kurs merkezi olarak yüz yüze eğitime başladığımız günden beri bu süreçte ne kadar geriye gittiğimizi çok net bir şekilde gördük ve inanın sonuçlar ülkemiz adına çok korkutucu. Aramıza yeni katılan öğrencilerimizin eksiklerini anlayabilmek adına yaptığımız sınavlarda, öğrenciler, pandemi sürecinde işledikleri dersleri daha görmediklerini söyleyerek itiraz ediyorlar. Bizler bir an önce bu eksiklikleri tamamlamaya çalışırken diğer yandan da öğrencilerin hala içinde bulunduğu tatil modundan çıkarıp onları derslere adapte etmeye çalışıyoruz.

DESTEK ALMADAN BAŞARI ZOR

Üniversite hazırlığında öğrencilere ve velilere ne gibi önerileriniz olur?

Maalesef geçtiğimiz eğitim yılında pandeminin en büyük sıkıntısını sınav gruplarımız yaşadı. Özellikle muaf oldukları ve sınavda çıkmayacağı söylenen konuların sınavlarda çıkması öğrencilerin güvenini büyük ölçüde sarstı. Bu sene yeni hazırlanan öğrencilerimize baktığımızda kaygı oranları çok yüksek. Özellikle konu eksikliklerinin çok fazla olduğunu görüyoruz. Ve maalesef öğrencilerin bu süreçte destek almadan başarıya ulaşmaları çok zor görünüyor. Bu yüzden velilere önerim profesyonel bir destek almaları ve öğrencilerini uygun gördükleri bir kurumda yüz yüze eğitime yönlendirmeleri olacaktır. Mentör öğretmenlerin yardımcı olması, öğrencilerin deneme sınavlarına katılması ve sınava konsantre olmaları bu süreçte onları başarıya götürecektir.

AYNI EVDE UZAKLAŞTIĞIMIZI FARK ETTİK

Bu süreç sizi özel hayatınızda nasıl etkiledi? 

23 yıl boyunca alıştığım düzenli çalışma hayatımdan karmaşık bir düzene geçiş yapmıştım. Şimdi yüz yüze eğitimin başlaması ile öğrencileri ve o hareketliliği ne kadar özlediğimi fark ediyorum. İki çocuk annesi bir kadın olarak ben de diğer anneler gibi hem bir eğitimci ve hem de bir veliyim. Bu yüzden mesleğim hayatımın her alanında benimle birlikte. Öte yandan ev düzeninde ise ailemle birlikte daha fazla zaman geçirme fırsatını yakalamış oldum. Aslında aynı evde yaşamamıza rağmen birbirimizden ne kadar uzaklaştığımızı da fark etme fırsatımız oldu.

DÖRT FARLI DİLDE EĞİTİM VERECEĞİZ

Koronavirüsten sonra yeni bir dünyaya adım atacağımız çokça konuşuluyor. Bundan sonraki süreç için aldığınız kararlar, projeler var mı?

Yeni yeni ortaya çıkan bu eğitim modeline hep birlikte ayak uydurmak zorundayız. Şu an kurumumuzda okul derslerine uzaktan eğitim ile devam eden öğrencilerimiz var. Bizler onlara ayrı ders programı uyguluyor ve kurumumuzdaki bilgisayarlar aracılığıyla onların bu derslere bağlanmalarını sağlıyoruz. Ayrıca Minör Majör Eğitim Kurumları olarak olası her duruma karşı hazırlık yapıyoruz. Eski sistemde çok rutin olarak işlenen dersler yerine; öğrenciler için daha dikkat çekici, daha interaktif ve daha eğlenceli geçmesini umduğumuz ders planlamaları yapıyoruz. Bunların yanı sıra en köklü planlarımızın arasında şu an yabancı dil konusu hâkim. İçerideki uzman kadromuzla birlikte dersleri dört farklı dilde öğrencilerimize sunmayı planlıyoruz. Üniversitelerde verilen yabancı dilde akademik eğitim programlarını, bizler lise gruplarına hatta ortaokul gruplarına vermeyi amaçlıyoruz. Böylelikle, öğrencilerimiz, İngilizce, Almanca, İtalyanca veya İspanyolca dillerinden birini seçecek ve derslerin tamamını seçtikleri bu dil üzerinden işleyecekler. Böylelikle onları hızla globalleşen dünyamıza daha erken yaşta adapte etme şansını yakalayacağız.